1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'nin yeni motoru Fransa-İtalya ekseni mi olacak?

Bernd Riegert
13 Haziran 2022

Almanya ile Fransa şimdiye kadar Avrupa Birliği'nin "motor gücü" sayılıyordu. Şimdi İtalya Başbakanı Draghi ile Fransa Cumhurbaşkanı Macron bunu dengeleyen yeni bir güç odağı mı oluşturuyor? Bernd Riegert'in analizi.

https://p.dw.com/p/4CcsX
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve İtalya Başbakanı Draghi Quirinal Anlaşması'nın imza töreninde
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve İtalya Başbakanı Draghi Quirinal Anlaşması'nın imza törenindeFotoğraf: Domenico Stinellis/AP/picture alliance

Fransa Cumhurbaşkanı ve İtalya Başbakanı geçen hafta ve aylarda Avrupa politikasını ilgilendiren birçok konuda ortak hareket ediyor. İki ülke, 2017'den beri müzakere edilen Quirinal Anlaşması'nı Kasım 2021'de Roma'da düzenlenen törenle imzalamıştı. Bu anlaşma, bir zamanlar Alman-Fransız ilişkilerinde yeni bir sayfa açan ve ikiliyi "Avrupa Birliği'nin motor gücü" haline getiren Elysee ve ondan türeyen Aachen anlaşmalarına benzetiliyor.

2021'den bu yana nispeten istikrarlı bir teknokratlar hükümetine başkanlık eden İtalya Başbakanı Mario Draghi ülkesini yeniden Avrupa sahnesinin merkezine oturtmak istiyor. Geçen yıllarda Akdeniz'deki komşusu Fransa ile özellikle popülist "5 Yıldız Hareketi" altında bozulan ilişkileri düzeltmek ve güçlendirmek niyetinde. İtalyan ve Fransız medyasında daha şimdiden Draghi ile Macron ikilisi için "Dracron" tabiri kullanılıyor. Bir dönem Angela Merkel ile Nicolas Sarkozy'nin Avrupa nezdindeki liderliğine de benzer şekilde "Merkozy" denmişti.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve İtalya Başbakanı Draghi
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve İtalya Başbakanı DraghiFotoğraf: Francois Mori/AP/picture alliance

Roma ile Paris arasında uyum

Her ikisi de okullu banker olan Emmanuel Macron ile Mario Draghi'nin Avrupa politikalarını, Rusya'nın Ukrayna savaşının başlamasından sonra da senkronize olarak yürütmesi dikkat çekiyor. Macron Mayıs ayında bir "Avrupa Politik Topluluğu" önerisi getirmişti. AB'ye aday ülkelerin yanı sıra Ukrayna, Gürcistan ve Moldova'yı da kapsayan ve bir tür ikinci sınıf AB üyeliği anlamına gelen bu topluluk projesini İtalya da hemen destekledi.

İtalya'nın Avrupa İlişkileri Bakanı Vincenzo Amendola, Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı bir konuşmada Fransa'nın önerilerinin enerji, dış politika ve savunma alanlarında ileriye doğru belirleyici adımlar atılmasını sağlayacağını söyledi. İtalya'nın Macron'u açıkça desteklediğini ifade eden Amendola "Bu tarihi anda sadece Avrupa Birliği'nin birlikteliği ile kendimizi bir savaş tehlikesinden koruyabiliriz" dedi. İtalya ve Fransa,  Avrupa Birliği anlaşmalarının, dış politika ve diğer önemli konularda çoğunluk kararını mümkün kılacak şekilde değiştirilmesinde hemfikir. Draghi "pragmatik federalizmi" savunuyor, yolun sonunda anlaşmaların değişmek zorunda olduğunu, "cesaret ve ümitle" ilerlemek gerektiğini söylüyor.

Berlin izlemede

Şimdiye kadar Avrupa'nın motor gücünü oluşturan iki merkezden biri sayılan Berlin'den ise böyle net ifadeler duymak mümkün değil. Fransa-İtalya girişimine ilişkin, anlaşma değişikliklerinin bir hayli zor olduğunu söylemekle yetiniliyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Macron'un "Avrupa Politik Topluluğu" önerisini her ne kadar "ilginç" bulduğunu söylese de Roma'nın yaptığı gibi kesin bir dille buna onay belirtmiyor. Kaldı ki Scholz, Mayıs ayı başında Berlin'de bir basın toplantısında Macron'a AB'ye girmek isteyen 6 Balkan ülkesine sözler verildiğini hatırlattı. Macron ise Mario Draghi gibi bu ülkelerin tam üyeliklerine şüpheyle yaklaşıyor. İtalyan Corriere della Sera gazetesi, yayınladığı bir yorumda Scholz'un Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'nda yaptığı konuşmasını eleştirdi ve Almanya Başbakanı'nın Avrupa vizyonunun eksik olduğunu yazdı. Scholz'un Macron ve Draghi'nin önerileriyle ilgili sadece susmakla yetindiği belirtildi.

Almanya Başbakanı Scholz ve İtalya Başbakanı Draghi
Almanya Başbakanı Scholz ve İtalya Başbakanı DraghiFotoğraf: Guglielmo Mangiapane/REUTERS

Homojen Ukrayna politikası

Rusya'nın saldırganlığı ve Ukrayna konusunda hem İtalya Başbakanı, hem Fransa Cumhurbaşkanı hem de Almanya Başbakanı hemfikir. Savaşın müzakere yoluyla sona ermesinden yanalar. Mario Draghi ayrıca Birleşmiş Milletler ile istişare ederek Rusya ile Ukrayna arasında uzlaşmayı öngören bir barış planı sundu. Macron'un Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i aşağılamamak gerektiği yönündeki açıklaması da sansasyon yarattı. Olaf Scholz ise sözcük seçiminde hep olduğu gibi temkinli davranarak Rusya'nın yenilmesi gerektiğini telaffuz etmedi. Bu nedenle Macron ve Scholz Polonya'nın milliyetçi muhafazakar Cumhurbaşkanı Andzrej Duda'dan eleştiri aldı. Duda Bild gazetesine verdiği mülakatta AB siyasetçilerinin Putin ile yaptığı telefon görüşmelerini sert dille eleştirdi. "İkinci Dünya Savaşı sırasında Adolf Hitler ile böyle konuşan var mıydı? Adolf Hitler'in itibarını kaybetmemesi gerektiğini söyleyen var mıydı?" Kendisinin böyle sesler duymadığını söyleyen Duda "Herkes biliyor ki onu yenmek gerek" dedi.

Gevşek devlet finansmanı

Fransa Cumhurbaşkanı ve İtalya Başbakanı'nın tamamen aynı görüşte olduğu konulardan biri de para. Ukrayna Savaşı öncesinde Aralık 2021'de Financial Times'a yazdıkları ortak makalede devlet bütçelerinin Avrupa Birliği düzleminde daha fazla borçlanma ile finanse edilmesini savundular. İklim koruma ve savunma yatırımlarının bu şekilde finanse edilmesi gerektiğini ifade ettiler. İkisi de aşırı borçlu olan Fransa ve İtalya en son olarak Avrupa Birliği'nde enerji için fiyat üst sınırı getirmek istiyor. Enflasyonun sonuçlarının daha fazla borçlanma ve Euro için kalıcı bir biçimde değiştirilmiş bir istikrar paktı ile yumuşatılması gerektiğini savunuyorlar. Dracron'un ortaya koyduğu bu politik çizgiyi Alman hükümeti reddediyor. Büyük oranda Almanya'nın yüklenmesi gereken AB borçlarına ve Euro bölgesinde daha gevşek bir borçlanma politikasına Almanya Maliye Bakanı destek vermiyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı Scholz
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı ScholzFotoğraf: Michael Kappeler/dpa/picture alliance

"Almanya Fransa için temel"

İtalyan-Fransız ekseni Avrupa Birliği'nden Alman-Fransız ekseninden daha önemli hale mi geliyor? Avrupa Birliği'nde iki güç odağı mı ortaya çıkıyor? İtalya üzerine de çalışmaları olan Fransız tarihçi Marc Lazar buna inanmıyor. Fransız gazetesi Les Echos'a verdiği mülakatta Lazar, Fransa açısından Almanya ile ilişkilerin her zaman başka bir ülkeyle olacağından daha temel ve önemli olacağını söyledi. Bununla birlikte Almanya-Fransa evliliğinin biraz yaşlanmış olduğunu ve bu nedenle Macron'un başka partnerlere bakmasının bir sürpriz olmadığını söyledi. Paris Siyasi Bilimler Akademisi'nde öğretim görevlisi olan Lazar, "Fransız diplomatların yüzü her zaman önce Almanya'ya dönüktür" dedi ve ekledi: "İtalya, Paris-Berlin-Roma arasında bir üçlü ilişkinin hayalini kuruyor, zira tarihsel nedenlerden ötürü Alman-Fransız bağı karşısında bir tür aşağılık kompleksine sahip" dedi.

Haziran ayında yapılacak AB zirvesinde Macron ve Draghi AB için reform önerilerini kabul ettirmeye çalışacak. Bu hafta Elysee Sarayı'nda yedikleri gayriresmi akşam yemeğinde bunu kararlaştırdılar. Ancak bu tür sözleşmeler geleneksel olarak Fransa Cumhurbaşkanı ile Almanya Başbakanı arasında da oluyor. Olaf Scholz antenlerini Roma'ya da çeviriyor. Mario Draghi ile Nisan ayı başında silahlanma ve savunma politikaları ile inovasyon teşvikinde iş birliğinin geliştirilmesi konusunda anlaştı. Diğer yandan Draghi açısından Avrupa planlarını hayata geçirmek için fazla zaman kalmadı. En geç gelecek yılın başlarında yapılacak seçimlerde muhtemelen yeniden başbakanlığa seçilemeyecek. Macron gibi o da sağ popülistlerin baskısını ensesinde hissediyor. (Sağ popülistlerin) İtalya'da en güçlü parti olma ihtimalleri bulunuyor ve bu durumda kartlar yeniden karılacak.