Muslime Moscheen Minarette
8 Aralık 2009Almanya genelinde çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu 4 milyondan fazla Müslüman'ın yaşadığı tahmin ediliyor. Bu rakam Almanya nüfusunun yüzde 5'inden fazlasına tekabül ediyor. Almanya'da yaşayan Müslüman nüfusun yüzde 45'i Alman vatandaşlığına sahipken, yüzde 55'i başka bir ülkenin pasaportunu taşıyor.
Almanya'da yaşayan Müslümanların çoğunluğu ülkeye 1960'lı yıllarda "Gastarbeiter", yani "konuk işçi" olarak geldi. Bu kişilerin Almanya'da sadece kısa bir süre için ikamet edecekleri ve çalışacakları düşünülüyordu. Bu nedenle o dönemde Müslümanlar için uzun vadeli ibadethaneler de inşa edilmemişti. Müslümanlar ibadet ihtiyaçlarını genellikle evlerinde karşılıyorlardı.
"Arka avlu camileri"
Almanya, 1973 yılında "konuk işçi" statüsünü kaldırınca, o döneme kadar ülkeye gelen işçilerin çoğu temelli olarak Almanya'ya yerleşti ve ailelerini de yanlarına getirdi. Doğan ihtiyaç sonucunda bu tarihten itibaren Almanya'da Müslüman dernekleri kurulmaya ve ibadethaneler inşa edilmeye başlandı.
Ancak "arka avlu camileri" diye anılan bu yapıların çoğu, dışarıdan cami olarak algılanmayan, sadece ibadet maksadıyla kiralanmış küçük ve göze çarpmayan odalar veya işyerlerinden oluşuyordu.
İlk gerçek cami
Almanya'daki ilk klasik caminin inşaatı çok daha eskilere dayanıyor. Almanya'daki klasik tarzdaki ilk İslami ibadethane 1920'li yıllarda Berlin Wilmersdorf'ta inşa edildi.
Ardından ülkede eğitim gören Müslüman öğrenciler için Hamburg, Münih ve Aachen gibi üniversite kentleri de "camili kentler" kervanına katıldı.
İbadet, eğitim ve sosyalleşme mekânı
Camiler sadece ibadet için değil, aynı zamanda eğitim ve sosyalleşme mekânı olarak da kullanılıyor. Bu nedenle Müslümanlar için büyük bir sosyal öneme sahip.
Kuzey Ren Westfalya Eyaleti İslam Arşivi'nden alınan bilgilere göre, Almanya genelinde kubbe ve minareye sahip klasik tarzda inşa edilmiş 240 cami ile yaklaşık 2 bin 600 ibadethane bulunuyor. 2008 sonbaharında Duisburg'da Almanya'nın en büyük camisi kullanıma açıldı.
Ancak yeni camilerin inşası her seferinde büyük tartışmalara sebep oluyor. Özellikle Köln, Frankfurt ve Berlin gibi büyük şehirlerdeki cami inşaatları genellikle dirençle karşılaşıyor.
Minaresiz cami olur mu?
Cami yapımına karşı çıkanlar, minareleri provokatif birer yapı olarak görüyor. Köln'deki Merkez Camii'nin planlanan minare yüksekliği de kabul edilmemiş ve 55 metreyle sınırlandırılmıştı. Her ne kadar İslam dinine göre camilerin minareye sahip olma zorunluluğu olmasa da en sık inşa edilen cami tipi, iki veya dört adet minareye sahip. Mekke'de bulunan Kâbe'nin de içinde yer aldığı alanı çevreleyen dünyanın en büyük camisi Mescid-i Haram'ın ise 9 minaresi bulunuyor.
İlk minare Hz. Muhammed'in ölümünden sonra tahminen 8'inci yüzyılın başlarında Suriye'de inşa edildi. O dönemde Suriye'de yüksek kulelere sahip birçok kilise bulunuyordu.
Kutsal değil pratik neden
Mısır ve Medine'deki camilerde eskiden müezzinler yüksek bir platforma çıkıp buradan ezan okurken, daha sonra ezanın daha uzaktan duyulmasını sağlamak için camilere minare de eklendi. Günümüzde müezzinin sesi hoparlörler yardımıyla iletildiği için, hoparlörün yüksek bir kuleye bağlı olması sesin temiz tınlamasını sağlamak açısından önem taşıyor.
Ortaçağ'da İslam dininin yaygın olduğu bölgelerde, Hrıstiyan ve Yahudi ibadethanelerinin camilerden yüksek inşa edilmesi yasaklanmıştı. Almanya'da da halen minarelerin komşu kiliselerden daha yüksek inşa edilmemesi prensibi uygulanıyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Christina Beyert / Çeviri: Banu Ertek
Editör: Hülya Köylü