1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Basın özeti

Ayşe Tekin, Aydın Üstünel16 Kasım 2007

Almanya'da hayatı olumsuz etkileyen demiryolu makinistlerinin grevi, 16 Kasım 2007 tarihli gazetelerde de geniş yankı buluyor. Haber, yorum ve analiz sütunlarına yansıyan başka konuysa çocuk yoksulluğuna ilişkin veriler.

https://p.dw.com/p/CHx8

Alman Makinistler Sendikası üyesi 5230 makinistin dün başlattığı grev Almanya’nın tamamını özellikle greve giden sendikanın üyelerinin çoğunlukta olduğu doğu eyaletlerini etkiliyor. Ama grevi haklı bulanların sayısı az değil. Alman Birinci Televizyonu ARD’nin dün yaptığı kamuoyu araştırmasına göre, makinistlerin greve gitmesini haklı bulanların oranı % 61. İşveren grevin ikinci gününde de uzlaşma için adım atmazken, ekonomiyi etkileyecek grevlerin yasaklanıp yasaklanmayacağı tartışılıyor. Berlin’de yayımlanan Tagesspiegel, politikacıların grev hakkını garanti etmesini istiyor:

“Grev hakkı, çalışanların temel haklarından biri. Chemnitz Mahkemesi de makinistlerin grevine izin verdi. Şimdi devreye Anayasa Mahkemesi girdi. Makinistler süresiz greve giderse bu konudaki tutum değişebilir. Ama bu konudaki tarihi deneyimlerimiz de toplu sözleşme özerkliğinin desteklenmesi gerektiğini gösteriyor.”

Bamberg’de yayımlanan Fraenkischer Tag, demiryolları yönetimini görev çağırıyor:

“Ekonomi ve müşteriler grevi eleştirirken haklılar. Ama bu durumun iki sorumlusu olduğu unutulmamalı. sendika kadar, demiryolları yönetimi de sorumlu. Demir Yolları Yönetim Kurulu Başkan Mehdorn’un tek yaptığı “Bu çılgınlığı durdurun” afişleri asmak. Bunun yerine, neden makinistlerin taleplerine bu kadar zaman kulak tıkayıp, radikalleşmelerine yol açtığını düşünmesi gerek.”

Hannover’de yayımlanan Hannoversche Allgemeine Zeitung da işverenin sendikanın taleplerini ciddiye almasını öneriyor:

“Sendika ile Demiryolları yönetimi arasındaki çekişmeye artık göz yummak mümkün değil. İki taraf da abarttılar ve makul bir müzakere düzeyine geri dönmeleri gerekiyor. Ama öncelikle demiryolları yönetiminin tarihindeki en ağır toplu sözleşme anlaşmazlığına son vermek için adım atması gerekiyor. Makinistlerin, pilotlar ya da doktorlar gibi ayrı bir meslek grubu olarak diğer demiryolları çalışanlarından ayrı toplu sözleşme hakları olduğunu kabul etmeliler.

Alman Çocuklara Yardım Kurumu’nun yayımladığı, Almanya’da işsizlik yardımının azaltılmasından bu yana yoksul çocukların sayısının arttığına ilişkin rapor da bugünkü Alman gazetelerinde yorumlanıyor. Söz konusu rapora göre yoksul çocukların sayısı 2,5 milyon ile son üç yıl içinde iki katına çıktı.

Oldenburg’da çıkan, Nordwest-Zeitung, bu rakamı bir skandal olarak yorumluyor: „Ekonomi büyüyor, işsiz sayısı azalıyor, devlet bütçesi kendine geliyor. Aslında Almanya’da tablo gayet olumlu. Ancak Çocuklara Yardım Kuruluşu’nun güncel raporu ürkütücü: dünyanın iktisadi açıdan en güçlü ülkeleri arasında sayılan Almanya’da yoksul çocukların sayısı kayıtsız kalınamayacak bir hızla artıyor. Bu bir skandal. Bugün 6 ile 13 yaş arasında olanların, yarının işsizleri olmaması için, hızla yeni adımlar atılması gerek. Yoksulluğun en fazla vurduğu göçmen kökenli ailelerin çocuklarının entegre olmalarının sağlanması, onlara eğitimde eşit fırsatlar verilmesi bir zorunluluk. İş dünyasında, sadece iyi bir eğitim görenlerin şansı var. Ayrıca, gelir düzeyi düşük ailelere, vergi kolaylıkları sağlanması gerek.“

Çocuklar arasında yoksulluk, Süddeutsche Zeitung adlı gazetenin yorum sütununda da ele alınmış:

„Almanya’da çocuklar arasında yoksulluğun dehşet verici düzeyde olduğu gerçeği, yavaş yavaş insanların bilincine yerleşiyor. Ancak bir skandalın tespit edilmesi bazen atlatılmasından daha zordur. Sorunun çözülmesi için geçen onyılda birbiri ardına hangi yollar denenmedi ki? Milyarlık vergi kolaylıkları, çocuk parasının yükseltilmesi, çocuk yuvalarının ve kreşlerin genişletilmesi…. Tüm bu adımlar toplumun alt kesiminde yaşayan bu çocuklara pek bir yarar sağlamışa benzemiyor. Ama çocuklar arasında yoksullukla mücadele etmek için, birçok farklı koldan desteğe devam etmek lazım. Çocuk yuvalarının daha hesaplı olması, çocuklu işsizlere desteğin arttırılması, çocuğunu tek başına bakmak zorunda olan bir anne ya da babaya, kreşlerde öncelik verilmesi, akla gelen ilk öneriler.”