1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Basın özeti

13 Aralık 2007

AB liderler zirvesi, 13 Aralık 2007 tarihli Alman gazetelerinde öne çıkan başlıca yorum konusu. Ortadoğu barış görüşmeleri ve Bali'deki iklim konferansı, işlenen diğer konular arasında.

https://p.dw.com/p/Cb47
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Frankfurtter Allgemeine Zeitung, AB zirvesinin gündeminde yer alan Temel Haklar Şartı ile ilgili yorumunda şu satırlara yer vermiş:

“Egemenliğin Avrupalı’ya ait olduğu dillerden düşmez oldu ama Avrupa Parlamentosu’nun ne kadar egemen davrandığı da ortada. Başkalarını susturmaya çalışan Avrupa parlamenterlerinin egemen davrandıkları söylenemez. Sosyal demokrat parti grup başkanının, reform anlaşmasını protesto ederek referandum talebinde bulunan parlamentere, ‘bana nasyonalsosyalizm dönemini hatırlatıyorsunuz’ demesi çok manidar. Bu sözler, mükemmelliğiyle böbürlenen ve rahatsız edilmek istemeyen Avrupa Birliği imajını çağrıştırıyor.”

Kieler Nachrichten gazetesinde ise aynı konuda şu satırları okuyoruz:

“Vatandaşın özdeşleşebileceği bir Avrupa oluşturma ideali rafa kaldırıldı. Devlet ve hükümet başkanları yeni bir referandum şoku yaşamamak için Annayasa kelimesini lûgatlarından çıkardılar ve referandumları asgariye indirecek formüller buldular. Büyük vizyonlar dönemi artık kapanmıştır. Günümüzün Avrupa politikasına idealizm değil akılcılık hakim olmuştur.”

İsrail ile Filistinliler’in yedi yıllık bir aradan sonra yeniden barışı görüşmeye başlamalarını Bielefeld’de yayımlanan Westfalen Blatt gazetesi şöyle yorumluyor:

“Kalıcı çözüm bulma ihtimali, Annapolis buluşması öncesindeki kadar düşüktür. Görüşmeler başarıyla tamamlansa da, hayal kırıklığıyla sonuçlansa da ne İsrail Başbakanı’nın ne de Filistin liderinin siyasi akıbeti üzerindeki belirsizlik ortadan kalkacaktır. Ehud Olmert Filistinliler’e ne Doğu Kudüs, ne mülteciler ne de Arap topraklarındaki Yahudi yerleşim birimleri için taviz verebilir. Mahmud Abbas’ın geleceğini de, İsrail’in geniş taviz vermesine bağlı olan Filistin devletini kurup kuramayacağı tayin edecektir. Ama İsrail güvenliğini tehlikeye atabilecek tavizler vermeyeceğinden meydan yine radikal grupllara kalacaktır. Radikal Filistinliler barış görüşmelerini sabote etmek için İsrail’i tahrik edip Gazze Şeridi’ne asker göndermesini sağladılar. Lübnanlı generalin öldürülmesi de İsrail ile barış içinde birlikte yaşamak isteyen siyasetçileri hedef almaktaydı. Lübnan’da kuş uçurtmayan Hizbullah, İran, Suriye ve Hamas ile birlikte İsrail devletini haritadan silmek için fırsat kolluyor.”

Son olarak ta Financial Times Deutschland gazetesinde yayınlanan dünya iklim konferansıyla ilgili yorumu aktarıyoruz:

“Almanya hükümeti, iklim politikasından dolayı alkışlanıyor ama motorlu araçların sera gazı emisyonunu sınırlyamak isteyen AB Komisyonu’na kafa tutuyor. Komisyon 2012 yılından itibaren kilometre başına 130 gramdan fazla karbondioksit çıkaran otomobiller için cezai vergi kesilmesini isterken Berlin yönetimi yerli otomobil imalatçılarını himaye etmeye çalışıyor. Merkel hükümeti iklimin korunmasını gerçekten ciddiye alıyorsa o zaman Komisyon’un önerisini kabul edip, ‘iklimin korunması pahalıya gelecek ama bu bedeli ödemeye değer’, diyebilmelidir.”