Einigungsvertrag Festakt
1 Eylül 2010Alman kamuoyu ise, bundan 20 sene önceki heyecanını kaybetmiş gözüküyor. Yeni yayımlanan "Sozialreport 2010" adlı araştırmaya göre, Almanya’nın Batı eyaletlerinde yaşayan her 3 kişiden 1’i, birleşmenin kendilerine kazançtan çok, zarar getirdiğini düşünüyor. Hatta Almanların yüzde 11’i Berlin duvarını geri istiyor. Almanya’nın Doğu eyaletlerinde de, büyük beklentilerin karşılanmamış olmasının hayal kırıklığı yaşanıyor.
Alman siyasiler, tarihi günde verdikleri mesajlarla, yaşanan tüm güçlüklere karşın, birleşmenin demokrasi ve özgürlükler açısından taşıdığı önemi vurguladı.
Başbakan Angela Merkel, iki Almanya'nın birleşmesinin “temel taşı” olan anlaşmanın müzakereleri sırasında, henüz aktif siyasette değildi. Bundan 20 sene önce, Eski Doğu Almanya hükümetinin sözcü yardımcısı olarak görevi, bu tarihi belgenin kamuoyuna sunulmasıydı.
"Zamana ihtiyaç var"
Merkel, Berlin'deki toplantı sırasında o günleri anlatırken, kamuoyunda bugün var olan eleştirilere de yanıt verdi: "Her şeyin bugünden yarına daha iyi olması mümkün değil. Birçok konuda zamana ihtiyaç var. On yıllar boyunca süren komünist planlı ekonomiyi ve etkilerini, bir gecede düzeltmek olanaklı değil. Ancak herkes şimdi kendini geliştirmek için bir imkan bulunduğunun bilincinde. İnsanların sunulan hukuki imkanları kullanması gerekiyor. Aksi takdirde bunlar hiçbir işe yaramaz."
Yeniden birleşme müzakereleri, başkentin belirlenmesinden, hukuk sistemiyle ilgili detaylara kadar birçok alanda hararetli tartışmalara neden oldu.
Başkent için çekişmeyi Bonn'a karşı az bir çoğunlukla Berlin kazandı. Ancak hükümetin ve yürütme organlarının Berlin'e taşınmasının tamamlanması 2000 yılına kadar sürdü.
"Tartışmalar yaşanması normal"
Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere 40 yıllık ayrılığın, farklı toplumsal ve hukuki düzenlerin ardından, birçok alanda uzun tartışmalar yaşanmasının gayet normal olduğu görüşünde.
O dönemde Batı Almanya'nın baş müzakerecisi olan, bugünkü hükümetin Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble birleşmenin olumlu bir bilanço getirdiğini kaydederken, birleşmenin kazanımlarının kamuoyuna yeterince iyi anlatılamadığını söylüyor: “Birleşmeyle, yalnızca eski Doğu Almanya’daki insanların yararına çok fazla şeyi değiştirmediğimizi, aynı zamanda Almanya’nın diğer bölgelerindeki yurttaşlar için de değişiklikler, yarar getirdiğimizi, bunların hepsinin olumsuz olmadığını, yeterince anlatamadık.”
Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere de süreç hakkında özeleştirilerde bulunuyor. De Maiziere'e göre, Batı Almanya'nın hukuk sisteminin olduğu gibi Doğu Almanya'ya da uygulanması, Almanya genelinde yapılabilecek toplu bir yenileşme şansını ortadan kaldırdı. Ayrıca Doğu Almanya'da yaşayan birçok kişinin diplomalarının tanınmaması, bu kişilerin yaşam standartlarını olumsuz yönde etkiledi.
Birleşmeden yana, anlaşmaya karşı
Vatandaşlık hakları savunucusu Konrad Weiss ise kendisinin birleşmeden yana olduğunu ancak imzalanan anlaşmaya karşı çıktığını kaydediyor. Weiss'a göre, Doğu Almanya’nın Batı'nın sistemine katılımı yerine, iki tarafın müzakere edeceği, yeni bir Anayasa’nın hazırlanması gerekiyordu.
Almanya'nın yeniden birliğini sağlayan, yaklaşık 1000 sayfalık “Birleşme Anlaşması’nın müzakereleri, zaman baskısı altında, 8 haftada tamamlandı. Doğu Almanya’nın, neredeyse iflasın eşiğine gelmiş olması nedeniyle, müzakerelerde fazla pazarlık gücü kalmamıştı.
O dönem, Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) de anlaşmaya karşı çıkmıştı. Partinin devamı niteliğinde olan Sol Parti düzenlenen toplantıda, o dönem alınan kararların etkilerinin günümüzde sanayileşmedeki gerileme, işsizlik ve dış göç olarak kendini gösterdiğini savundu.
© Deutsche Welle Türkçe
Marcel Fürstenau / Çeviri: Banu Ertek
Editör: Ayhan Şimşek