1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BM'de kriz kapıda

Klaus Dahmann / DW12 Eylül 2005

BM’de 60. kuruluş yıldönümünde hükümet ve devlet başkanlarının katılacağı tarihi zirve 14 Eylül’de toplanıyor. Liderler, zirvede BM için öngörülen köklü reformlar üzerinde uzlaşmaya çalışacak. Ancak gözlemciler, bu buluşmanın başarısına şüpheyle bakıyor. DW’den Klaus Dahmann’ın yorumu…

https://p.dw.com/p/AZtp

“BM’de zirve yaklaştıkça kurumdaki eski anlaşmazlıklar, kendini yeniden göstermeye başladı. ABD, BM’yi kendi dış politikasını uygulamak için bir araç olarak kullanmak istiyor, BM ise Washington’un bu oyununu artık kabul etmiyor. Son olarak Irak Savaşı sırasında Washington’un arkasında yer almayınca, Amerikan yönetimi, BM’ye kurum olarak önem vermemeye başlamıştı. Durum böyle olunca, BM sorunların sadece tartışıldığı, diyalog arayışlarının gerçekleştiği bir ortama dönüşmüş, yaptırım gücü azaltmıştı.

Gelinen bu durumdan, ne Genel Sekreter Koffi Annan ne de diğer üye ülkelerin yönetimleri memnun. BM’nin dünyaca benimsenen ve saygı duyulan bir kurum haline gelmesi herkesin dileği. Yönetim ve üyeler, aralarında ABD’nin de bulunduğu tüm ülkeler tarafından savaş ve barış görüşmelerinden, insan haklarına, hatta küresel ticarete kadar her alanda muhatap alınmak ve benimsenmek istiyor. Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi, iklim korumayı amaçlayan Kyoto Protokolü ve ortak gelişim hedefleri bu amacın ilk adımları olmuştu.

Kofi Annan, Çarşamba günü başlayacak tarihi BM zirvesi için hedefleri derinleştirdi. Barışın korunmasına ağırlık vermeyi, bir İnsan Hakları Konseyi kurmayı ve ortak bir terör kavramı geliştirmeyi umuyor. Kurumun güçlenmesi için sarfedilen bu gayretler, şimdi ülkelerin kendi çıkarları pahasına başarısız olmakla karşı karşıya.

Bu arada BM’deki reform planları da zirvenin kapanış bildirgesinden silinirse, bunda tek suç Washington’un olmayacak. Rusya ve Çin de BM’de yetkilerinin artmasına sıcak bakmıyor. Özellikle insan haklarının korunması yönündeki adımlar ve katliam durumlarıda hızlı tepki gösterilmesi ile teröre karşı ortak tavır ABD dışındaki bazı ülkeleri daha rahatsız ediyor.

BM Güvenlik Konseyi’nde daimi temsilcilik için mücadele veren ülkeler, şimdilerde kendi kendilerine, 'bu konuda acaba çok mu inatçı davrandık' sorusunu soruyorlardır, çünkü daimi üyelik tartışmaları asıl reform paketini geri plana itti.

Zirvede işin özüne eğilmek gerekiyor. Herkes Annan’ın hazırladığı ve Genel Kurul’da çoğunluğu sağlaması beklenen reform planına ağır verecek. Böylece BM, 60. yıldönümde en azından olumlu bir sinyal verebilecek belki. İnsan Hakları Konseyi, barışın korunması için daha yoğun çaba gösterilmesi ve ortak gelişme planlarının somutlaştırılması. Eğer bu hedeflere ulaşılmaz ve sadece içeriği boş bir deklarasyon imzalanır ise BM bir krizin içine itilmiş olacak.“