Hitler'e Mercedes çarpsaydı...
25 Eylül 201319’uncu yüzyıl sonlarında bir köy… Son model bir Mercedes bu köye yaklaşıyor, köy sakinleri hayretler içerisinde otomobile bakakalıyor. Yolda oynayan kız çocuklarına yaklaşırken otomobilin otomatik fren istemi devreye giriyor ve araç duruyor. Ama biraz sonra yola bir erkek çocuğu çıkınca araç durmuyor, aksine çocuğu ezip geçiyor. Çocuğun annesi, haykırarak dışarı fırlıyor ve ‘Adolf, Adolf’ diye oğluna sesleniyor. Bir sonraki görüntüde Avusturya’da bir köyün tabelası ekrana yansıyor: Branau am Inn. Yani Adolf Hitler’in doğduğu köy. Ekran kararıyor ve sonra da ekranda Mercedes Benz’in otomatik fren sistemine dair reklam sloganı beliriyor: “Tehlikeyi ortaya çıkmadan fark eder.”
Yaklaşık 1 dakikalık spot, Almanya’nın önde gelen sinema ve televizyon okullarından Baden-Württemberg Film Akademisi’nden mezun olan Tobias Haase’nin diploma çalışması. Film, Youtube’ta bir ayda 3 milyondan fazla tık aldı. Ancak reklam spotuna gösterilen yoğun ilgi, Almanya’da şiddetli tartışmaları da beraberinde getirdi.
Mercedes: İlgimiz yok
Kamuoyundaki yoğun ilgi üzerine Mercedes-Benz’ten film ile bir bağlantıları olmadığına dair resmi bir açıklama geldi. Mercedes’in Sözcüsü Tobias Mueller “Bir insanın, daha doğrusu bir çocuğun ölümünün ya da böyle bir konunun Nasyonal Sosyalizm bağlamında bir reklam filminde ele almanın yersiz olduğu inancındayız” diye konuştu.
Mercedes’in hoşnutsuzluğu belirtmesinin ardından reklam filminde bir takım değişiklikler yapıldı. Hazırlanan yeni videoda, reklam filminin Mercedes Benz’in talimatı ile çekilmediği, tröstün film ile bir bağlantısı olmadığı uyarısı yer alıyor.
Ancak teknik açıdan o kadar başarılı yapılmış ki, spotun gerçek bir reklam filmi olmadığına inanmak birçok kişi için çok zor. Yine de filmin çıkış noktasını, Mercedes’in, bilgisayar ve radar aracılığı ile önündeki yaya, bisiklet ya da ani fren yapan aracı algılayıp sürücü zamanında tepki vermezse devreye girerek aracı durduran otomatik fren sistemi için yapılan bir kampanya oluşturuyor. Ama Tobias Haase’nin filminde bu sistem, Adolf Hitler için devreye girmiyor...
Bir otomobil tarihi manipüle edebilir mi? Genç yönetmen amaçlarının çok daha farklı olduğunu söylüyor. Haase “Biz normalde Film Akademisi’nde reklam filmi çekmiyoruz. Reklam, ancak müşterinin isteği ve parası ile çekilir. O zaman müşterinin içeriğe karışma hakkı da vardır. Biz ise kendi kendimizin reklamını yapıyoruz. Sanırım bunda yeterince başarılı da olduk!” şeklinde konuşuyor.
Ödül bile aldı
Hararetli tartışmalara yol açan reklam spotu, Almanya’da çok önemli bir ödülün de sahibi oldu. Film, sinema ve televizyon eğitimi alan öğrencilerin diploma çalışmalarına verilen "First Steps Award”a reklam filmi kategorisinde layık görüldü. İşin ilginç yanı, 16 Eylül’de sahiplerini bulan ödülün sponsorluğunu da Mercedes yapıyor. O nedenle tröstün Sözcüsü Mueller, jürinin kararı ile bir bağlantıları olmadığını da açıklamak durumunda kaldı.
Jürinin gerekçesi de "Kesinlikle akılda kalıcı bir spot. Seyirci adeta bir fikir yürütmeye zorlanıyor… Kreatif branşın Haase gibi ideallerine sadık kalan fikir savaşçılarına ihtiyacı vardır" şeklindeydi.
Ancak bu önemli ödül, filme dair tartışmaları kızıştırdı. Kısa film şeklinde çekilen bir spot, mevcut bir markayı, birinin ölüm veya yaşamasına karar veren ilahî bir güç olarak gösterebilir mi? Tobias Haase, filmden çıkarılacak mesajı bununla sınırlamanın haksızlık olacağını düşünüyor. Haase "Bu film, 60 saniyelik süre içerisinde çok şey anlatıyor. O nedenle ne teknik ne konu ile sınırlanmamalı. Ben bir filmin bu kadar tartışma yol açmasını olumlu buluyorum. Ancak yine de bir filmin yönetmeninin, o filmin verdiği mesajı yüzde 100 temsil ettiği söylenemez" diye konuşuyor.
Hitler'i alaya almak
Tartışma yaratan konulardan biri diğeri de; bir reklam filminin, Nasyonal Sosyalizm gibi bir konuyu işleyip işlememesine yönelikti. Yönetmen Hasse, bu tartışmaları "Bence Hitler’i ciddiye almaktansa onu alaya almak daha iyi bir yöntem" şeklinde yorumluyor.
Reklam filmi olarak bir ilk olsa da aslında Hitler, uzun süredir çeşitli biçimlerde alaya alınıyordu. Örneğin sanatçı Walter Moers, bir filminde Hitler’i klozette şarkı söylerken göstermişti. Alman oyuncu Helge Schneider de Dani Levy'nin yönettiği 'Mein Führer' (Benim Önderim) adlı komedi filminde Hitler’i canlandırmıştı. Türk komedyen Serdar Somuncu, şovunda Hitler’in “Kavgam” adlı kitabından bir bölüme yer vermişti. Hatta piyasada Hitler portreli tuvalet kâğıdı bile bulmak mümkün.
Son olarak da yazar Timur Vermes “Er ist wieder da” (O geri döndü) adlı mizahi bir roman kaleme aldı. Romanda Hitler, günümüz Almanya’sında yeniden diriliyor ve tekrar iktidara gelmeye çalışıyor. Ancak yanlışlıkla bir komedyen oluveriyor. Ünlü Alman oyuncu Christoph Maria Herbst, romanın sesli kitabının kayıtlarında Hitler’in konuşma tarzını taklit ettiğinde tüm Almanya gülmekten kırılmış ve eser, en çok okunanlar listesinde birinci sıraya yükselmişti.
Hitler parodilerine yapılan eleştiriler
Ancak birçok uzman, tüm Hitler parodilerini "Kötüyü banalleştirdiği" gerekçesi ile eleştiriyor. Örneğin gazeteci Daniel Erk "So viel Hitler war selten" (Hiç bu kadar çok Hitler olmamıştı) adlı kitabında, kötü bir kişiliğin dehşete düşürücü yanlarını kaybetmesi durumunda neler olabileceğini irdeliyor. Erk, “Günümüzde gazete ve televizyonlarda gördüğümüz Hitler, bir çıkartma resmini temsil etmektedir… Ve tüm çelişkilerinden arınmış ortalama bir hayaletten ibarettir” diye konuşuyor.
Hitler’i alaya alan son çalışmayı ise şimdilik Tobias Haase’nin, 20’nci yüzyılın en korkunç felaketi yaşanmadan Hitler’i daha küçük bir çocukken öldürdüğü kısa filmi oluşturuyor. Filmde eleştiri oklarına hedef olan bir başka konu ise bir reklam filminde çocukların öldürülüp öldürülemeyeceği. Yönetmen Tobias Haase “Evet bu çok merhametsizce, bunu biliyorum. Ama diğer yandan da bizim sadece bir film yaptığımız unutulmamalı. Yani biz hiçbir çocuğu öldürmedik" diye kendini savunuyor.
Ama filme yönelik tartışmalarda asıl vurucu noktayı ise Youtube’da kullanıcılarından birinin filme dair yaptığı yorum oluşturuyor: "Bu sadece kurmaca bir film. Asıl çok üzücü olan şey ise yaşanmış olan gerçekler."
© Deutsche Welle Türkçe
Silke Wünsch / Başak Demir
Editör: Murat Çelikkafa