1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İngiltere’de referandum gerilimi

Silke Engel24 Ekim 2007

Avrupa Birliği liderlerinin reformlar üzerinde uzlaşması İngiltere’de gerginliğe neden oldu. Reformlara karşı çıkan muhalefetteki muhafazakarlar referandum düzenlemesini talep ediyor.

https://p.dw.com/p/Bw2t
İngiltere Başbakanı Gordon Brown zor durumda.
İngiltere Başbakanı Gordon Brown zor durumda.Fotoğraf: AP

AB liderleri geçen hafta Hollanda ve Fransa’da yapılan referandumlarda reddedilen Avrupa Anayasası’nın yerine geçecek Reform Anlaşması’nda uzlaştı. İngiltere’de şimdi Başbakan Gordon Brown’u zor günler bekliyor. Çünkü parlamentoda Reform Anlaşması’nın görüşülmesine başlanıyor. Bu görüşmelerde anlaşmayla ilgili varolan çekincelerin yeniden dile getirilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Ayrıntıları Alman Radyolar Birliği Londra muhabiri Silke Engel bildiriyor.

Reform Anlaşması İngiltere’de kabul görmüyor. Ülkede vatandaşlar arasında İngiltere’nin neyi kabul edeceği, neyi etmeyeceğinin Brüksel’den verilen direktiflerle belirlenmesine yönelik tepki büyüyor. İngilizler bunun yerine AB ile ilgili konularda referanduma gidilmesinden yana bir tavır sergiliyor. Bu konuda özellikle muhalefetteki muhafazakarlar ısrar ediyor.

”Tartışma yeni başlıyor”

Muhafazakar Tory Partisi’nin eski lideri William Hague: “Avam Kamarası’ndaki tartışmalar yeni başlıyor. Konu en ince ayrıntısına kadar ele alınacak. Çünkü Reform Anlaşması’nın AB Anayasası’ndan farklı olan tarafı yok. Lordlar Kamarası da konuyu tartışıyor ayrıca kamuoyunun baskısı büyük. Reform Anlaşması konusunda referanduma gidilmesi için mücadele etmeye değer. Zaten bir halkoylaması yapılmazsa, hükümet seçimlerde verdiği sözü tutmamış olur.”


Blair’in sözü

İngiltere eski Başbakanı Tony Blair iki buçuk yıl önce İngilizlere AB Anayasası’nın halkoylamasına sunulacağı sözünü vermişti. Blair’in halefi Gordon Brown ise bu sözü pek hatırlamak istemiyor. Bunun ilk nedeni bunun bir Anayasa değil Anlaşma olarak imzalanmış olması. İkinci nedense anlaşma ile Londra’nın Brüksel’e daha fazla yetki ya da güç hakkı tanımıyor olması. Başbakan Brown adalet ve emniyet politikalarını buna örnek veriyor. İngiltere bu konular sözkonusu olduğunda hangi durumda Avrupa Adalet Divanı’nın devreye konulacağına, hangi durumda konulmayacağına kendisi karar veriyor. Dışişleri ve güvenlik politikalarında da İngilizler bazı hallerde AB’ni devreye koyuyor. Ancak bu istisnai durumlar İngilizleri ikna etmişe benzemiyor. Brown popularitesini giderek kaybediyor. Gelişmelere rağmen iyimserliğini korumaya çalışsa da referandum düzenlenmesi için her gün yeni bir kampanya başlatılıyor. Hatta bu konuda İşçi Partisi içinde de rahatsızlıklar başgöstermeye başladı. Çünkü İngiltere’ye adalet ve emniyetle ilgili konularda tanınan istisnai hakların tamamı beş yılla sınırlı olacak. Beş yılın ardından bütün konularda yetki Avrupa Adalet Divanı’na geçecek. Muhafazakar Tory Partisi’nin lideri David Cameron seçmenlerin de bu durumun farkına vardığını, Başbakan Brown’un bu nedenle Reform Anlaşması’nı halkoylamasına sunmayı istemediğini savunuyor.


”Referandum kaçınılmaz”

Brown’a bu konuda baskı yapanlardan biri de Bağımsız Parti. Parti lideri Nigel Farage: “Referandum kaçınılmaz. Ama Reform Anlaşması konusunda değil, çünkü Brown bu durumda kesinlikle kaybeder. İngilizler yapılacak referandumda ülkelerinin AB üyesi olarak kalmaya devam edip etmeyeceğine karar vermeliler. Biz de şu sıralar bu temel konuyu tartışıyoruz.”

İngiliz medyası da şu sıralar halkın Reform Anlaşması’nı bir tehdit olarak gördüğü ve İngilizler’in AB’ne yönelik şüphelerinin giderek arttığı yönünde sık sık haberler yayımlıyor.