1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

MEB bursiyerlerinin tazminat çilesi

22 Şubat 2020

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) akademisyen ve uzman yetiştirmek amacıyla yurt dışı eğitimi için sağladığı burslar, psikolojik ve maddi baskılara yol açıyor. Mağdur olan bursiyerler DW Türkçe’ye konuştu.

https://p.dw.com/p/3Y8I8
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/U. Baumgarten

"Doktora için MEB bursuyla ABD'ye gittim. Ancak ailevi sorunlar nedeniyle bitiremedim. 2016 yılında tazminat yaptırımı geldi. Bildirilen borç miktarı 360 bin dolardı."

Aylin, MEB bursuyla yurt dışına gidip okulunu öngörülen süre içinde tamamlayamadığı için tazminat ödemek zorunda kalan pek çok bursiyerden biri.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yükseköğretim kurumlarına öğretim üyesi ve kamu kurumlarına uzman yetiştirmek amacıyla öğrencilere yurt dışında eğitim için maddi destek sağlıyor. Bu destek dil okulu, yüksek lisans ve doktora süreleri boyunca sağlanan aylık burslar, sağlık ve ulaşım giderleri, yabancı dil sınav ücreti ve kırtasiye yardımı gibi destekleri kapsıyor.

Karşılığında ise eğitim sona erdiğinde Türkiye'de dönülmesi anlaşılan okulda ya da kurumda yurt dışında kalınan sürenin iki katı kadar süre zorunlu hizmet şart koşuluyor. Bursiyerlere dil okulunu tamamlamak için bir yıl, yüksek lisansı tamamlamak için iki yıl, doktorayı tamamlamak için ise dört yıl süre veriliyor.

Fakat okulda yaşanan bürokratik ve akademik sıkıntıların, ailevi sorunların veya sağlık problemlerinin öğrencilerin öngörülen sürede okulu bitirememesine neden olduğu durumlarda, öğrenciler yüksek miktarlarda tazminat ödemek durumunda bırakılıyor. Ayrıca döviz kurlarındaki artış da öğrencileri zorluyor. Hesaplanan ortalama tazminat ortalama 200 bin dolar ve üzerine eklenen faiz ise Merkez Bankası'nın en yüksek faiz oranından hesaplanıyor.

"Psikolojik ve bedenen bitmiş durumdayım"

Yüz binlerce dolarlık tazminatı Türkiye'de çalışarak ödemeyeceği için ülkesine dönemeyen Aylin, ABD'de üç farklı işte, haftada 70 saat mesai yaparak borcunu kapatmaya çalışıyor. Aylin'in sözleri, benzer durumda olan diğer bursiyerlerin de içinde bulunduğu şartları özetliyor: "Psikolojik ve bedenen bitmiş durumdayım."

MEB 2018 yılı Faaliyet Raporu, yurt dışında bulunan burslu öğrenci sayısını 3 bin 470 olarak belirtiyor. 2018 verilerine göre tazminatlı durumda bulunan öğrenci sayısı ise 571.

Mustafa Sarıer
Mustafa SarıerFotoğraf: Privat

Faizler çok yüksek

Öğrencilerin özel durumlarını göz önünde bulundurmayan uygulamaların tazminat ödemeye zorlaması, bunun üzerine eklenen bursun başladığı tarihten ödemenin son gününe kadar işleyen faizin çok yüksek olması ve ödeme süresinin sadece dört yıl olması bursiyerlerin başlıca şikayetleri.

Yönetmelikte, sağlık sorunu olan öğrencilerin tedavi süresince maddi destekten faydalanabileceği belirtiliyor. Ancak bazı uygulamalar farklı bir tablo sunuyor.

MEB bursiyerlerinden Mustafa Sarıer bu durumu yaşayanlardan: "Tedavi için bir yıl süre kaybettim, doktor raporları ile kanıtlamama rağmen 6 ay bursum kesildi ve dosyam tazminat birimine aktarıldı."

Artan döviz kuru ödemeleri imkansızlaştırıyor

Özellikle son yıllarda artan döviz kurlarının, bu miktarı ödemeyi imkansız kılması, hem bursiyerleri, hem ailelerini hem de başlangıçta gösterdikleri kefilleri ciddi bir baskı altına sokuyor.

Bursiyerlerden Maide Topuz da döviz kurundan etkilenenlerden. Topuz yaşadığı sıkıntıyı şöyle anlatıyor: “Bristol’da yüksek lisans eğitimim esnasında bir kaza yaşadım, okulumu tamamlayamadım. Sterlin o günden bugüne 3,5 kat yükseldi. Asgari ücretle özel bir kurumda çalışıyorum. Borcumu görev verildiği takdirde gereken süre kadar hizmet vererek ödemek istiyorum. Döviz kuru eğitim görülen yıllardaki kurun ortalamasına göre sabitlenirse, faiz affı getirilirse ve ödeme süreleri uzatılırsa mağduriyetimiz azaltılabilir. Yaptığım tek hata ideallerimin peşinden gitmekti, şimdi bir mucize bekliyorum.”

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Türk Burslular Birliği (TBB) de pek çok üyesinin artan döviz kurlarıyla ve en yüksek orandan hesaplanan, neredeyse ana borca yaklaşan faizlerle ödenmesi imkansız olan tazminatların yükü altında ezildiğine dikkati çekiyor. TBB taleplerini de "2006, 2011 ve 2014 yıllarında olduğu gibi, döviz olarak geri ödenen borçlara çıkarılan yüksek faizlere faiz affı talep ediyoruz" şeklinde dile getiriyor.

Sinem Toraman
Sinem ToramanFotoğraf: Privat

Bursiyerlerin talepleri ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ise DW'ye, konunun ekonomik boyutundan dolayı zaman alacak bir yapılanma gerektirdiğini, şimdilik nihaî bir karar ve sonuç olmamakla birlikte kendilerine iletilen talepler doğrultusunda konu üzerinde çalışmalar yapılmaya başlandığını belirtti.

"Ülkesine dönemiyor"

Yüksek döviz kurları, tazminat borcunu ödemeyi imkansız hale getirdiği için pek çok bursiyer, yurt dışında çalışmak durumunda kalıyor.

Bunlardan biri de Sinem Toraman. Tazminat ödediği için ülkesine dönemediğini söyleyen Toraman yaşadıklarını “Bu burs adı verilen "faizli kredi"nin üzerimde oluşturduğu baskı nedeniyle kendi isteğimle tazminat ödemeyi kabul ettim çünkü doktoram dört yıldan fazla sürüyordu. Şu an benim alanımda çalışan tek Türk akademisyenim. Fakat, ülkem için başarmak istediğim onca şeye rağmen şu an tazminat ödediğim için ülkeye dönemiyorum. Şimdi sorarım devlet yetkililerine: Hani faiz haramdı?” şeklinde anlatıyor.   

"Söz verilen kadrolar verilmiyor"

Tazminat mağdurları, sosyal medya paylaşımları, imza kampanyaları ve kurdukları iki dernekle (Türk Burslular Birliği ve 1416'lı Kamu Personeli Derneği) seslerini Milli Eğitim Bakanlığı'na duyurmaya çalışıyor.

Resmi adı Yurt Dışına Lisansüstü Öğrenim Görmek Üzere Gönderilecek Adayları Seçme ve Yerleştirme (YLSY) olan MEB bursu, 1416 sayılı kanun kapsamında düzenleniyor ve bursiyerlerin eğitimlerinin sonunda Türkiye’ye dönüşleri teşvik ediliyor. Fakat tazminat problemlerinin yanı sıra ülkeye zamanında dönebilenlerin bazılarının söz verilen kadrolara döndürülemediği ve Milli Eğitim Bakanlığı'na memur olarak atandıkları, kayıtlara geçen uygulama sıkıntılarından. 1416'lı Kamu Personeli Derneği'nin (Kamper-Der), DW Türkçe'yle paylaştığı bilgiye göre, dönülen kurumlarda söz verilen kadroların bulunmaması, eğitim sermayesinin kanunun hedeflediği oranda kullanılamadığını gösteriyor.

 Ayşegül Ilgın

© Deutsche Welle Türkçe