1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sosyal medyaya ilişkin resmi öneriler ne ifade ediyor?

3 Haziran 2020

İletişim Başkanlığı’nın yayımladığı Sosyal Medya Kullanım Kılavuzu, kriz dönemlerindeki bilgi kirliliğine dair birçok öneri içeriyor. Ancak kılavuz sosyal medyada tek sesliliği hedeflediği yönünde eleştiriliyor.

https://p.dw.com/p/3dDMa
Fotoğraf: imago/xim.gs

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı 161 sayfalık Sosyal Medya Kullanım Kılavuzu yayımladı. Kılavuzun doğru, sağlıklı ve güvenli sosyal medya kullanımına ilişkin önerileri içerdiği ifade edildi.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, kılavuzun önsözünde "Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde uzun zamandır siyasetten medyaya, diplomasiden küresel ve ulusal birçok alanda hakikatin, doğrunun ahlaki ve etik olanın mücadelesini vermektedir. Küresel algı merkezleri tarafından üretilen manipülatif bilginin ve provokatif siyasetin karşısında duran bir ülke konumundayız bugün. Bilginin ve algının her gün yeniden üretildiği sosyal medya mecraları işte tam da bu nedenle hakikat merkezli yeniden ele alınmalıdır" ifadelerini kullandı.

Ancak kılavuza ilişkin eleştiriler var. Buna göre kılavuzda yer alan önerilerle, resmi söylemlerin dışında, farklı görüşlerin yayılmasının engellenmesinin hedeflendiği savunuluyor.

Fahrettin Altun
Fahrettin AltunFotoğraf: picture-alliance/AA/E. Elaldi

'Resmi açıklamalara itibar edilmeli'

Eleştiri nedenlerinden biri kılavuzda yapılan "kriz ortamında sadece resmi açıklamalar dikkate alınmalı" vurgusu.

Bir öneri maddesinde "Kriz durumuyla ilgili kurumların sosyal medya hesaplarının aktif ve etkin bir şekilde kullanılması gerekirken; vatandaşların da sadece devletin resmi kurum ve kuruluşlarına, yetkililere itibar etmesi konusunda bilinçlendirilmesi önem taşımaktadır" deniyor.

DW Türkçe'ye konuşan Evrensel Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, söz konusu maddeyle ilgili "Ekonomik krize dair eleştirel yorumlar nedeniyle soruşturma başlatıldığı ve insanların sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındığı hatırlanırsa bu vurgu ile ne denmek istediği daha iyi anlaşılacaktır" yorumunu yapıyor.

"Etik Kurallar'ın ardından geldi"

Medya ombudsmanı Faruk Bildirici ise kılavuzun AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal'ın "teşkilat mensuplarının sonuna kadar riayet edeceği Sosyal Medya Etik Kuralları'nın" açıklamasının ardından geldiğine işaret ediyor.

DW Türkçe'ye konuşan Bildirici "Kılavuzda sosyal medyada elde edilen bilgilerin resmi kurum ve kuruluşların kaynaklarından teyit edilmesi isteniyor. Mahir Ünal'ın hazırladığı 12 kuraldan biri de resmi kurum ve kuruluşların açıklamalarının takip edilmesiydi" diyor.

Mahir Ünal'ın açıkladığı ilkelerin ardından sosyal medyada Etik Kurul isimli bir hesap açıldığını söyleyen Bildirici "Bazı haberlerde bu hesabın, açıklanan kurallarla ilgili denetim yapmak amacıyla açıldığı belirtildi. Ancak Etik Kurul hesabının bir parti amblemi yok, yöneteni ve yapısı şeffaf değil. Etik ihlallere nasıl karar veriyorlar o da belirsiz. AKP'liler ve yeşil ikonlu hesapların etik ihlallerini teşhir etmeyip siyasi iktidara yönelik eleştirileri etik ihlali olarak değerlendirdiği görülüyor. Bütün bunlar birlikte düşünüldüğünde AKP'nin sosyal medya harekatının bir plan dahilinde yürüdüğü açık" diyor.

 Faruk Bildirici
Faruk BildiriciFotoğraf: privat

"Sosyal medya teröristleri"

Bildirici, ayrıca kılavuzda yer alan 'sosyal medya teröristleri' ifadesine dikkat çekiyor. Kılavuzda yer alan ifadelere göre, kriz dönemlerinde provokasyon gerçekleştirmek isteyen 'sosyal medya teröristleri' sanal ortamı oldukça etkin kullanıyor. Bir maddede "Sosyal medyada küfür, argo ve sanal şiddet ise körüklenmektedir. Sosyal medyada faaliyet gösteren terör örgütlerinin bu durumu tetiklediği anlaşılmaktadır" deniyor.

Kılavuzda ağırlıklı olarak sosyal medyanın olumsuz yanlarına dikkat çekildiğini söyleyen Bildirici, algı yönetiminin geleneksel medyaya oranla daha kolay olduğunun vurgulandığının da altını çiziyor.

Kılavuzda sosyal medyanın milli manevi değerlerin yozlaştırılması adına etkin bir silah olarak kullanılabileceği de belirtiliyor. Belirli meslek gruplarına mensup bireylerin meslek ahlakına ve standardına uygun paylaşım yapmasının son derece önemli olduğuna değiniliyor. Sosyal medya kullanıcıları arasında yer alan gazeteciler için "Ana akım konvansiyonel medyada medyacı olarak görev yapan, kitleler tarafından takip edilen ve onlar üzerinde etkisi bulunan kullanıcı türüdür" tanımlaması yapılıyor.

Fatih Polat
Fatih PolatFotoğraf: privat

Gezi örneği verildi

Haber içeriklerinin kontrolsüz bir şekilde yayılmasının bilgi kirliliğine neden olabileceğinin belirtildiği maddede ise Gezi örneğinin verilmesi dikkat çekiyor. Verilen örnekte "Ülkemizde Gezi Kalkışması sürecinde sosyal medyada insanların öldürüldüğü, polis araçlarının sivilleri ezdiği, polisin kalkışmacılara portakal gazı sıktığı gibi birçok yalan içerik paylaşılmıştır" ifadeleri yer alıyor.

Fatih Polat ise metni Gezi sürecinden itibaren erişimin engellendiği sosyal medyaya iktidarın nizam verme çabasının açık bir ifadesi olarak değerlendiriyor. "Bu konuda itibar edilebilecek bir metin ancak etik üzerine çalışan bağımsız akademisyenler ve sosyal bilimcilerin katılımı ile oluşturulan bir metin olabilir" diyen Polat, aksi takdirde 'sekülerlikten tamamen uzak otoriter bir iktidarın erdem ve ahlak ölçüsüne göre' biçimlenen bir sosyal medya olacağını ifade ediyor.

Peki, sosyal medyadaki haber içeriklerinin doğruluğunu araştıran Teyit. org kılavuzu nasıl değerlendiriyor?

Gülin Çavuş
Gülin ÇavuşFotoğraf: privat

'Şeffaf kurumlara ihtiyaç var'

DW Türkçe'ye konuşan Teyit.org Şef Editörü Gülin Çavuş, sosyal medyanın kriz zamanlarında yanlış bilgi için uygun bir zemin haline geldiğini ve her kullanıcının karşılaştığı bilgiye biraz daha şüphe ile yaklaşması gerektiğini söylüyor.

Bu bilgileri kimin hangi niyetle paylaştığının tespitinin zor olduğunu belirten Çavuş, "O yüzden de kontrol ve denetlemenin üzerine bu ilişkiyi kurmak pek bir fayda etmeyecektir. Bu tür manipülasyonlar ayrıca devletler tarafından da kullanılıyor. Geçtiğimiz üç senede bu yöntemleri kullanan devletlerin sayısında yüzde 150 artış gözlemlendi. Bu nedenle de sosyal medyayı iyi kullanabilmek için kurallar belirlemek veya yönlendirici davranışlarda bulunmak pek bir sonuç vermeyecektir" diyor.

Bu noktada bağımsız, denetlenebilir, şeffaf kurumlara çok fazla ihtiyaç olduğunu, Teyit.org gibi teyit platformlarının sayısının artmasının gerektiğini ifade eden Çavuş, "Raporda da otomatize edilen fact checking süreçlerinden bahsediliyor ve biz de bunu çok önemsiyoruz. Ama bunların teyit platformlarından bağımsız bir şekilde olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Teyit platformlarının görüş ve tecrübelerine alan açılması gerektiğini düşünüyoruz. Diğer yandan kullanıcıyı güçlendirecek bütünlüklü hamlelerin eğitim sistemi içerisinde yer alması, var olan medya okur yazarlık derslerinin uzmanlar tarafından belki de tekrardan gözden geçirilmesi gerekiyor" diye konuşuyor.

54 milyon kişi kullanıyor

We Are Social ve HootSuite tarafından yayınlanan "Dijital Türkiye 2020" raporuna göre Türkiye nüfusunun yüzde 64'ü sosyal medya kullanıyor. Yaklaşık 54 milyon sosyal medya kullanıcısı bulunuyor. Sosyal medyada geçirilen günlük süre 2 saat 51 dakikayı bulurken yüzde 93 oranıyla en çok online video izleniyor.

Sosyal medya ağı YouTube yüzde 73, Facebook yüzde 68, Instagram yüzde 35, Twitter yüzde 24 kullanım oranına sahip.

İletişim Başkanlığı’nın hazırladığı kılavuz bir öneri niteliğinde. Kurum, bu konuda çalışmalara devam ettiğini açıkladı.

Pelin Ünker

©Deutsche Welle Türkçe