Türkiye’de referandum tartışması
20 Ekim 2007Türkiye, sınırötesi operasyon için hükümete yetki veren tezkerenin gölgesinde, Pazar günü 5’inci kez halk oylamasına gidiyor. “Evet” ya da “hayır” oyu verilecek Anayasa değişiklik paketiyle ilgili Türk kamuoyu ikiye bölünmüş durumda… Hükümet referanduma “evet” çağrısı yaparken, sivil toplum örgütleri ve hukukçular karşı görüş bildiriyor… Anayasa hukuku uzmanı Prof. Necmi Yüzbaşıoğlu yapılacak referandumu hukuk skandalı olarak değerlendiriyor.
”Hukuki garabet”
Yüzbaşıoğlu şöyle konuşuyor: “Ben bunu hukuki garabet olarak değerlendiriyorum. Referandumdan 3 gün öncesine kadar bir metin vardı 6 maddelik, şimdi kısıtlı bir metine oy vereceğiz. Böyle birşey kabul edilemez, eşitlik ilkesi gereği, serbest seçim ilkesi gereği bütün seçmenlerin aynı metne oy vermesi gerekir. Öyle zannediyorum ki rekorlar seviyesine girecek şekilde anayasaya aykırılık vardır.
Yüzbaşıoğlu: “Vatandaş alet olmamalı”
Prof. Yüzbaşıoğlu halkı oy kullanmamaya çağırırken, Yüksek Seçim Kurulu’nu oy vermeyen vatandaşlara uygulanacak para cezasını arttırdığı için sert bir dille eleştiriyor: “Vatandaş bu hukuksuz sürece, bu dayatmaya alet olmamalıdır. Bu vatandaşın iradesiyle alay etmektir. Demokrasiye aykırıdır, ancak faşist rejimlerde uygulanır, böyle referendum mu olur?”
Cinmen: “Hükümetin inadı”
Yurttaş Girişimi hareketinden avukat Ergin Cinmen de haftasonu yapılacak oylamayı “hukuki bir garabet” olarak değerlendirenlerden... Cinmen halkın referandumda neye oy vereceğini bilmediğine işaret ediyor: “Bu Pazar çok ilginç bir referanduma sahne olacak Türkiye. Belki de dünyada eşi benzeri görülmemiş bir referendum olacak. Çünkü referanduma 2 ayrı metin sunulmuş oluyor. Şimdi bu hukuki bir garabettir. Pazar günü Türk halkı neye oy verecek bunu bilmiyor. Asıl sorun şu; hükümet bir inatlaşma içinde. Yanlış bir adım bile atsa da bundan geri adım atmama yoluna girdi. Bu son derece tehlikelidir, demokrasiyle taban tabana zıt bir anlayıştır.”
”İç hukuk yolları tükendi”
Hukukçular skandal olarak değerlendirdikleri referendum kararını sert dille eleştirirken, iç hukuk yolunun tükendiğine dikkat çekiyor ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidilebileceğine işaret ediyorlar.