Organik talebinde patlama
16 Şubat 2012Domatesler Hollanda’dan, salatalıklar İspanya'dan... Muzlar Kolombiya'dan ve mercimek ise Kanada'dan... Alman süpermarketlerindeki organik ürün raflarında, çeşitli ülkelerden gelen lezzetleri bir arada bulmak mümkün. Almanya’da organik ürün talebi, giderek büyüyor. Geçtiğimiz yıl organik ürün satışı, Almanya’da bir önceki yıla oranla yüzde 10 artış gösterdi. Ancak yerli ziraatçiler bu talebe yetişemiyor. Aksine Alman çiftçiler, ekolojik ekim yerine daha çok biyogaz elde edilen mısır ekimini tercih ediyor. O nedenle Almanya’nın organik ürün ithalatı giderek büyüyor. Ancak Federal Ekolojik Gıda Ekonomisi Birliği Başkanı Alexander Gerber, bu açığın üründen ürüne değişiklik gösterdiğini belirtiyor: "Örneğin organik patates üretiminde Almanya kendi ihtiyacının büyük bir kısmını karşılıyor, havuçta ise ancak yüzde 50’sini. Ancak domates ve biberde ihtiyacın yüzde 80’ini, ithal ürünler oluşturuyor. Süt, Avusturya ve Danimarka’dan ithal ediliyor, domuz eti yine Danimarka, Hollanda ve İtalya’dan. Bu açıdan tek bir büyük ihracatçıdan söz etmek mümkün değil, bu üründen ürüne farklılık gösteriyor."
En büyük külfet
Almanya’da artık her 5 kişiden biri, haftada en az bir kez organik ürün satın alıyor. Almanya organik ürün ihtiyacını, öncelikli olarak Avrupa ülkelerinden temin etmeye çalışıyor. Doğu Avrupa ülkeleri bu anlamda giderek Almanya’nın tahıl ambarı haline geliyor. Ancak iş pirinç, kahve ve muz ihtiyacına gelince, organik ürün ithalatçıları dünyanın farklı kıtalarına uzanıyor. Bu ihtiyaçlar Pakistan, Ekvador ve Brezilya’dan karşılanmaya çalışılıyor. Ancak Alexander Gerber’e göre, uzun süren sevkiyat sırasında organik ürünlerin bozulmadan Almanya’ya ulaştırılması pahalıya mal oluyor: “Ürünlerin üretimden, işlenmeye, sevkiyata kadar her ticari aşamada kontrol edilip gerekli koşullarda üretilip muhafaza edildiğine dair sertifikalandırılması gerekiyor. Bu da organik ürünlerin temin edilmesinde bize en büyük külfeti oluşturuyor.”
Organik sertifika sorunu
Zira Alman pazarında tutunmak isteyen organik üreticilerin, Avrupa standartlarına uygun üretim yapıp, ona uygun sertifikayı taşıması gerekiyor. Ancak tam da bu sertifika konusunda üreticiler büyük zorluklar yaşıyor. Zira dünyanın öbür ucundaki organik standartlarla Avrupa’daki standartlar birbirine uymuyor. Uzmanlar, adil koşullarda üretilen ürünlere vurulan "Fair Trade" benzeri uluslararası bir kalite belgesi belirlenmesi gerektiğini savunuyor.
Arjantin, Kosta Rika ve Hindistan gibi ülkeler AB Komisyonu ile ticaret kolaylığı konusunda uzlaştı. Ancak Çin gibi diğer büyük organik üreticiler, sık sık eleştirilerin hedefinde bulunuyor. Yine de son yılların en büyük organik ürün skandalı, Almanya’nın en önemli ithalat ülkelerinden İtalya’ya ait. İtalya’nın son yıllarda 220 milyon euro değerinde sahte sertifikalı ürün ihraç ettiği belirtiliyor.
Hindistan'dan organik tekstil atağı
15-18 Şubat tarihleri arasında dünzenlenen Nürnberg Organik Ürünler Fuarı'na (BioFach) dünyanın çeşitli köşelerinden yaklaşık 2 bin 500 firma katılıyor. Fuarda Hindistan'ın ağırlığı dikkat çekiyor. Hâlihazırda Almanya’ya büyük oranda organik çay satışı yapan Hindistan’ın hedefi ise şimdi, Avrupa'da yıldızı gün geçtikçe parlayan organik tekstil pazarından büyük pay almak. Bunu, Hintli ihracat firması APEDA’nın Genel Müdürü Asit Tripathy şöyle açıklıyor: “Hindistan, dünyanın en büyük tekstil ihracatçısı. Avrupa’da da organik pamuk çok revaçta, o nedenle şimdi iki alana ağırlık vermeye çalışıyoruz. Bunlar tekstil ve baharat sektörü. Alman müşterilerimiz, Almanya’da bu alanlardaki talebin çok yüksek olduğunu belirtiyor.”
Almanya’da tüketiciler, geçtiğimiz yıl organik ürünlere 6 buçuk milyar euro para harcadı. ABD’den sonra dünyanın en büyük ikinci organik ithalat ülkesi olan Almanya'da gelecekte bu rakamın artması bekleniyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Matthias Rüd/ Çeviren: Başak Demir
Editör: Ercan Coşkun